İnhibitör Nedir?

İnhibitör Nedir?

Faktör kullanımının günümüzdeki en önemli yan etkisi, vücutta, kullanılan faktöre karşı inhibitör,  yani faktörü yok eden bir karşı-madde gelişmesidir. İnhibitörlü hastada faktör verildiğinde kandaki faktör düzeyinde yeterli artış olmaz ve kanamalar normal dozda hatta çok yüksek dozda faktör tedavisi ile kontrol edilemez. Hemofili-A hastalarının %15-25 inde, hemofili-B hastalarının %4-6 sında inhibitör gelişir. İnhibitör gelişme riski en fazla faktör tedavisine başlandıktan sonraki  6. ile  20. injeksiyon günü arasında olduğundan hastalar bu dönemde daha sık kontrol edilmelidir; 90. injeksiyondan sonra inhibitör gelişme riski azalır. Yakın izlenmeyen hastalarda, kanamaların sıklaşması veya faktör tedavisine yanıtın azalması fark edilemeyebilir, bu yüzden eski hastaların da en az yılda bir kez inhibitör testi yaptırması  gerekir.

İnhibitör gelişmesinin sebebi tam olarak bilinmemekte birlikte vücudun bağışıklık sistemi ile ilgili olduğuna dair kuvvetli deliller vardır. Faktör düzeyi %1 in altında olan ağır hemofilide, hemofilik kardeşinde inhibitör olan hastalarda risk yüksektir. Hemofili hastasının faktörü ilk kez ameliyat, sünnet ve aşı yapılırken veya infeksiyon varken kullanması inhibitör riskini artırır. Faktörün cinsi ile inhibitör gelişme risk arasında bağlantı olduğuna ilişkin bazı gözlem çalışmaları vardır. Rekombinan faktörlerle plazma kaynaklı faktörler arasında inhibitör gelişme riski çok tartışılan bir konudur;  geniş çaplı araştırmalar aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığını göstermektedir.

İnhibitör testi her laboratuvarda yapılamaz, ancak inhibitör varlığına işaret eden bazı basit ipuçları vardır; örneğin haftada 3 kez 25-30 ü /kg dozunda düzenli profilaksi alan hastalarda ilaç öncesi faktör düzeyinin  %2 nin altında olması, ve faktör verdikten sonra beklenen artışın %66 dan az olması inhibitör varlığına işaret eder.

İnhibitörlü hastalarda tedavi oldukça zordur. Faktör-8 veya faktör-9 ilaçlarına yanıt iyi olmadığından, kanamada pıhtı oluşturabilmek için bu faktörlere ihtiyaç bırakmayan by-pass ilaçları kullanılmaktadır. Bunlardan biri plazmadan elde edilen ve içinde aktiflenmiş halde faktör-7 faktör-9 ve faktör-10 bulunan “APCC” , diğeri içinde yüksek miktarda rekombinan aktif faktör-7 bulunan rVIIa dır. Her ikisi de benzer etkinliğe sahiptir ve inhibitör miktarı 5 Bethesda ünitesinin üzerinde olan (yüksek titreli inhibitör) hastalarında kullanım için ruhsatlandırılmışlardır.